28 Şubat 2011 Pazartesi

GÖZLERİMİZ

e.min 1.bölüm alıntıdır

“... gözleri güneşten mi kamaşmış, kısılmış... yoksa Asi’nin saçlarındaki yansımasından mı, Demir’in”(5)  ... hesap soruyor... “Hemen işe koyulmuşsunuz!”... öyle oldu...   Ardından geliyor... öğrenecek illaki ya... “İyi misiniz peki”... Aslan Sesleniyor... “Asi... babam bekliyor... gidiyoruz”... Baş hiç kımıldamıyor, inatla Asi’ye doğru... gözler oynuyor sadece... takip ediyor o avludan çıkana kadar olduğu yerde... Çok üzerinde duracağız Demir’in bakışlarının ama bu bakışlar gibisi olmayacak bir daha... Güneşin okşayabildiği yanı gözlerinin kadife kahve... uysal, yumuşacık... kaşlarının gölgelediği yerler ise sert, gece karanlık... aslında boşuna yoruyormuş dudaklarını... asıl gözleri sayıklıyormuş usulcacık...  

usayken alıntıdır


GÖZLERİMİZ
Gözlerimiz
şeffaf
temiz
damlalardır.
Her damlada
demire can veren dehamızın
bir küçücük
zerresi vardır..
Şeffaf
temiz
damlalarıyla gözlerimiz
bir umman içinde o kadar birleşti ki,
kaynıyan suda buzu
nasıl eritirsiniz,
işte biz de
birbirimizde
öyle kaybolduk.
Yükseldi gözlerimizin şaheseri
demire can veren dehayı bulduk.
Şeffaf
temiz
damlalarıyla gözlerimiz,
bir umman içinde birleşmeseydi eğer,
her zerre
dağılsaydı başka bir yere,
dinamolarla türbinleri çiftleştirerek,
çelik dağları suda kof bir kelek gibi döndüremezdik..
Ve gözlerimizi yakan
gecenin ateşini
şamasız kibrit gibi söndüremezdik

Nazım Hikmet
ANLASAN
e.min 1.bölüm alıntıdır.
Cam ardından bakan gözlere takılıyorum... “aman tanrım” diyorum... cam ardındanmış ilk bakışmaları...  

usayken 1.bölüm alıntıdır




Sana büyük caddelerin birinde rastlasam
Elimi uzatsam tutsam götürsem
Gözlerine baksam gözlerine...
Konuşmasak,
anlasan...


Gülten AKIN

20 Şubat 2011 Pazar

Nasıl Sevdim




e.min 67.bölüm alıntıdır

Asi’nin Demir’e yaslanışında, iki beden bir bütün, canına susamış bir karışmışlık, serde dümen tutuş ama parmaklarda geceyi yoğuruşlar var. Bu dokunuşlarda, bu yakınlıkta Asi ve Demir var. Dokunuşların hatıraları olur mu?... Belli ki var.




Sözlere gerek duyulmayan sihirli dunyalar...





savrulur aklım başımdan, sen esersin her fasıl
aşığım, bilsen nasıl sevdim, nasıl sevdim, nasıl..
perdedir söz, ruhumun esrarı sensin, sen asıl
aşığım, bilsen nasıl sevdim, nasıl sevdim, nasıl..


Bekir Sıtkı Erdoğan

Korkmuyorum seni sevmekten

e.min 67.bölüm alıntıdır.


Sabah... Asi ve saçları... Demir ve ellleri... ne çok şey söylüyor bana yan yana görüntüleri...



varyok arası dokunuşlar, uzak oluşlar geride kalmış... Demir’in ellerinde hala sevişen bir kavrayış... Asi’nin saçlarında hala karışan bir savruluş...





hala çılgınca birbirine geliş... hala gözlerinde delice kendilerini buluş.



Vurgun yemiş  geceleri... o nedenle bu duruş.




Utangaçlıklar yok artık... olgunlukla, geceyi hatırlatan temaslara dönüşler var...dümende Asi’yi tutuşlar , ruhlarını bulduruşlar... dokunduğu yeri yakışlar var. Onlar kendilerinde mi, gün de mi gerçekten... gecede bir yerde kaybolmuşluklar var.  



ben senin varlığını seviyorum,
yokluğunu seviyorum
sana ulaşamadığım dakikalarda.
seni duymayı
seni özlemeyi
hiç görmesem bile seninle olmayı seviyorum.
hiç korkmuyorum seni sevmekten.
senin gülüşünü seviyorum.
her bana bakışında
gözlerinde okuduğum o duyguyu
gözlerindeki gözlerimi seviyorum.
gönlünü seviyorum
özünü seviyorum senin
dudaklarındaki sözlerimi seviyorum
yine de korkmuyorum seni sevmekten.
ben sendeki o sıcaklığı
sana olan uzaklığı seviyorum.
yanaklarından akan göz yaşlarını
en çok, dağınık olduğunda saçlarını
beni arayan ellerini seviyorum.
yalnızlığımı seviyorum sebebi sensen
ayrılığını seviyorum,
en çok yalnız kaldığımda
beni bulan gönlünü seviyorum.
ben en çok senin bana olan
sevgini seviyorum.
içimden haykırmak geliyor.
dünyaya sığdıramadığım seni
kalbime sığdırmak geliyor.
ağlamak geliyor seni görmezsem
özlemek geçiyor içimden seni
sevmek geçiyor.
içimden sana doğru giden
bin bir türlü yol geçiyor.
içimden sen mutlu olacaksan
ölmek bile geçiyor gülüm.
yine de korkmuyorum seni sevmekten.
ben yalnızca seni seviyorum,
ne o muhteşem güzelliğin
ne kalbimdeki özelliğin
ne de sevdiğim için değil,
seni yalnızca sen olduğun için,
ruhun için
kalbin için
aklın ve sevgin için seviyorum seni.
ben seni en çok kendim için seviyorum
belki de ilk defa bencil oluşumu
sana borçlu olduğum için.
seni her şey için seviyorum.
ve sahip olmadığım
hiçbir şey için.
yine de korkmuyorum seni sevmekten.
her dakika seninle olmayı seviyorum.
gözlerimi her açtığımda
aklıma gelişini seviyorum.
her gece uyumadan önce
seni sevdiğim aklıma gelince
sensiz uyumayı bile seviyorum
uyumadan önce seni düşününce.
ben seni en çok
umutsuzluğumda beni bulduğun için seviyorum.
yine de korkmuyorum seni sevmekten.
ben seni bu şehirde olduğun için değil
benimle aynı toprağa ayak bastığın için
benimle aynı gökyüzünü paylaştığın için seviyorum.
geceleri benim yüzüme vuran ay ışığı
senin de gözlerine vurduğu için seviyorum.
benim kemiklerimi ısıtan yaz güneşi
sana da sıcaklık veriyor diye seviyorum seni.
beş bin yaşındaki bu dünyada
benimle aynı zamanı paylaştığın için seviyorum.
ben seni benimle yaşadığın için
benden hiç gitmediğin için seviyorum
beni hiç terketmediğin için.
ellerini seviyorum tanrıya açıldığında
kalbini seviyorum kapıları açıldığında
ve gözlerini seviyorum
her karşımda kapanıp açıldığında.
bana baktığında
içimde yakaladığın coşkumu seviyorum,
her bana baktığında
seni sevdiğimi hatırlamayı seviyorum.
yine de korkmuyorum seni sevmekten.
her kibrit çaktığımda
alevin içinde seni görmeyi seviyorum.
her sigara yaktığımda
dumanın şeklinde seni görmeyi seviyorum.
her bana baktığında
o kadar çok seviyorum ki seni sevmeyi
yalnızca sen olduğun için hayatımda
kendimi bile seviyorum
sen olunca aklımda.
kalbimi seviyorum seni seviyor diye
gözlerimi seviyorum seni görüyor diye.
ruhumu seviyorum, senin ruhuna
bu kadar yakın diye.
varlığımı seviyorum,
sırf sana borçlu olduğum için
mutluluğumu seviyorum.
gülümsememi seviyorum seni düşününce
ayakta kalışımı seviyorum sebebi sen olunca
yine de korkmuyorum seni sevmekten.
ben sana olan sevgimi yazan
kalemimi seviyorum.
senin adını yazdığım kağıdı seviyorum.
sana olan sevgime benzettiğim
her sevgiyi seviyorum.
bana seni hatırlatan herşeyi
sana giden yolları seviyorum.
o kadar çok seviyorum ki seni
seni kaybetmek korkusunu bile,
içinde yalnızca, sen olduğun için
sana karşı duyduğum bir duygu olduğu için
korkumun sebebinde sen olduğun için seviyorum.
yine de korkmuyorum seni sevmekten.
yine de korkmuyorum seni sevmekten.
seni seviyorum.



murat apaydın

Kimseye Sezdirmeden


e.min 67.bölüm alıntıdır.
Teknenin dar yatağında Demir, Asi’sini kuytusuna almış, sarmalamış.. kollar omuzlara, bellere dolanmış... dudakları Asi’nin şakaklarında dolandıkça, saçları birbirine karışmış...  ‘gel’ lerle dolu bir akşamı paylaşıyorlar birlikte... sözler  geliyor, dokunuşlar geliyor sarılışlarına. Özlem itirafları, uzak durmaya çabalayışlar geliyor... bekleyişler, kaybedişler, bir an bile ayrılmak istemeyişler geliyor... Demir’in elleri mütemadiyen sevdiğinin saçlarında... yüzünde... durmak bilmeyen minik çırpınışlar geliyor. 


funda


Susuzluğun damlaya özlemi, uzanıyor  en nihayet Demir Asi’nin dudaklarına... takılıyor hasretle sevdiğinin bir damlasına... İnsan iki kez ölür mü?.. Ölecek yönelse damlaların tamamına... bu çılgınlığın ancak kıyısında...  mecali yok dahasına... parmağının varyok arası bir temasında, sana ‘gel’iyorum diyor alt dudağına... sende sıra... tek tek uyarıyor ardından her damlayı o parmaklar, gecenin kalanında.


Dünyanın nüfusu ikiye bölünüyor,
yarısı sen oluyorsun,yarısı ben..
Sonra ikimiz bir bütün oluyoruz,
kimseye sezdirmeden...

Özdemir Asaf

Yüreğini Koy



funda
67.Bölüm


Kirli bi çocuk yüzüyüm kapında;
ama dünyann en temiz gözleriyle bakıyorm sana.
Şeker değil istediğim, yüreğini koy avuçlarıma.

[Yılmaz Erdoğan]

Yok Gitme

e.min 67.bölüm alıntıdır.

 Şu hallerine bak diyorum bende kendime!... Sadece yer, gök, deniz değil... yedi iklim dört bucak, onlar. “Nereye gidiyorsun” diye soruyor Demir...


67.Bölüm



''Gözlerini sil
ve bu sevda kadar koyu bir çay tutuştur ellerime..
yok,gitme!
gitme,sen gidince sevmek yüreğimde düğümleniyor,
özlmeyi yutkunuyorum,
sonra pencerene ürkek kuşlar konuyor
şu gök var ya şu gök
birden üstüme çöküyor..
yok,gitme!
gitme aç göğsünü ısınıp kalayım öyle..''



Yılmaz Odabaşı

Kimbilir

funda
67.Bölüm


Kim bilir,
belki uzaktan sevmesek
bu kadar sevemezdik.
Ve kim bilir;
felek ayırmasaydı bizi
bu kadar yakın olmayı beceremezdik".

Nazım Hikmet Ran

Papatya

e.min 67.bölüm alıntıdır


Gözleri Asi’de öneriyor Demir, çiçeklerden birini saçına takmalı... Dondurduğum karede, incecik sapları üzerinde rüzgarla tersine sarkaçlanan gelincikler gibi zarif Asi’de... görmüyorum ama biliyorum, Asi’nin elleri duyarlı bir dokunuşla yanındaki bir gelinciğin üzerinde “Gelincik çok narindir...  koparırsan yaprakları dökülür”... bir uyarı Demir’e... Demir illaki bir çiçek yerleştirecek ama sevdiğine..  içgüdüsel bir yol gösteriş mi var,  Asi’nin saçlarını geriye sıvazlayan ellerinde... itiraz gelsede, Demir’in papatyayı tutan parmakları, kararlılıkla yerleştiriyor çiçeği olması gereken yere...  sonrasında kızları onları bulana kadar papatya kalıyor iliştirildiği yerde.

funda
85-2.jpg 67.Bölüm




 Papatyadır elinde
Yazla yeşeren sıra dağlar.
Bir şarkıdır dilinde
Günden güne seni saran sonbahar....
Bir umuttur güldüğün,
Bir tutkudur sokaklar
Her gün seni çağırır,
Der ki;
Sokaklardan geçmesen hayal olur uzaklar...
Ben senin şarkınım der,
Beni her gün başka söyle.
Bazen biraz tutkulu, bazen acılı biraz
İçinde sarı güller bulunsun......
Ben bir yolum, sen de benim yolcumsun.
Sakın geçme benden inanmayarak.
Sen benim savaşçımsın, gözü pek çocuğumsun
Sen güzelsin, en güzel.
Denizlerden daha güzel,
En güzel çiçeklerden ve seslerden.
En güzel denizlerden.....



Afşar Timuçin

El Ele Yürümek

funda
67.Bölüm

seninle yanyana yürürken ki,
o elimin beyhude bir çaba ile,
öykesine sallanması senin eline doğru...
ah güzelim el ele yürümek senle...
elini tutabilecek kadar yakınken bana,
......................................................................................................


alıntı

Bir Tutkunun Türküsü

e.min 67.bölüm alıntıdır.

Arabanın duruşuyla birlikte Asi’nin  kalp atışları hızlanıyor iyice...  ................................... ve yürüyor Asi’ye... Metelik vermez duruşlarına rağmen her ikisininde,  çarpıntılar iflahlarını kesmekte... Resmen panikliyor Asi... ne demeye heyecanlanıyor ki böyle, Demir’in arabadan inip kendilerine doğru yürüdüğünü görünce... “Demir geliyor”...

funda
67.Bölüm

BİR TUTKUNUN TÜRKÜSÜ

Neden onu görünce
Karışıyor ellerin birbirine
Onu görünce neden
Kendini bırakıp gidiyorsun giderken


Bırakıp gidiyorsun ve sende
Sevinç gibi bir acı koyuluyor
Öyle durup kalıyorsun gecende

Onu görünce sende neden
Bin tohum ekiliyor birdenbire
Birdenbire nice ürün kaldırılıyor
Onu görünce neden hızlanıyor
Suların akışı kendi kendine

O gidince neden başka birisin
Adın başka, susuşun başka, sesin başka
O gidince hiç kimse değilsin
Tükenmiş bir rüzgârsın ağaçta



Afşar Timuçin

Sevgilim Gözlerin

e.min 67.bölüm alıntıdır.

Demir, Asi’nin yanına geldiğinde, ikiside kontrollü olabildiğince... Demir itiraf ediyor bu sefer de Asi’ye... “Seni görünce dayanamadım... durdum.” Arabasını Defneye verdi, gitsin diye çiftliğe... kendisi ise yürüyecek... çiftliğe olmak zorunda değil, Asi nereye isterse!... Kontrollü mü dedim az önce... hak götüre... hiç bir şey söylemese bile dilleri yada yakınlıklarına rağmen uzak duruşları, ok yaydan çıktı diyor ikisinin gözleri de...  başlıyorlar yürümeye birlikte.


funda
67.Bölüm


sevgilim gözlerin
dilinin ucuna ucuna gelen
diyemeyip yutkunduğun
biraz ondan biraz bundan
çocukluğun gençliğin .
dar günde lazım olur diyerek
içime attığın sözlerin

Metin Üstündağ

Ela Gözlü

e.min 67.bölüm alıntıdır.

... çiftikten dönen Demir rastlıyor ona... Durduruyor arabayı... Gözgöze geliyorlar o uzaklıktan. Bir yol açıldı bu sabah onların gönüllerine giden... her olmuşluk kötü değil onların hayatında allahtan. Sabah yaşananlar engellenemez bir sel gibiydi, pişmanlıkları, acıları, yalnızlıkları, özlemleri ve aşkı katıp önüne getiren ... şu anki karşılaşmaları ise durağan. Her ne kadar günlük yaşam içinde gerekenler yapılsada, o fırtınayı düşünmedikleri bir tek an yok boş geçen...

...izleri apaçık düşünmüşlüklerin. Çarpıyorlar birbirlerini gördükleri yerde... çıkan kıvılcımlar gözlerinde...  korku ve bu teslim oluşa yaklaşmanın verdiği direniş gözlerinde.


funda
67.Bölüm


herkes aşık olur sevdalanır
bir yolu var gönül çekmenin de
benimki sevda değil ateşten gömlek
bir kor düşmüş ışıl ışıl yanar içimde

ama ben eski zaman aşığıyım
sevmek kadar katlanmak da gelir elimden
gece hayalimde gündüz fikrimde
ela gözlü o yar çıkmaz gönülden



oktay rifat

19 Şubat 2011 Cumartesi

En Kolay Olanı

e.min 67.bölüm alıntıdır.

Nasıl dayanabiliyor diye düşünüyorum, Demir’in özlemini paylaşırken ve  sessizce dinlerken onu  Asi... susuzluğunu paylaşıyorken, gözlerinden sulanan gözlerde, saçlarında dolaşan parmaklarda yüreği... bu özlemi döken dudaklarında ara ara gözleri...  Ama dayanamadığı belli... o sakin duruşunun ardında bir rüya alemi... çekiliyor Demir’den, Asi’nin korkuları dolu dizgin geliyor geri... hem gözlerinden hem sözlerinden içeri... “Demir... o kadar çok beklettin ki!”... “Artık kendimi bırakmayacağım”... “Lütfen... benden uzak dur!

funda


Kendi uzak duramayacağının farkında, Demirden yardım talebi... Buna nasıl razı gelebilir ki Demir. “Bırak.. şu anı yaşayalım, Asi”... Yaşayacakları öylesine gözlerindeki!... Asi açıkça itiraf ediyor bir daha yaşamaya dayanamaz aynı şeyleri... “Seni bir daha asla üzmek istemiyorum” derken Demir, birden aklına geliyor ki hastalığıyla ilgili belirsizlikleri bekliyor kendisini... bu sözü nasıl
 verebilir ki...




"en kolay olanıdır gitmek!"
gitmek hiçbir şeyi bitirmez.
aksine durur da yaşar gibi her şey.
gidene değil, kalana yoldaş anıları vardır,
ayrıntıları vardır aşkın en gerisinde.
gittiğimi çok sonra anlıyacaksın.
şimdi uğurluyorsan,
sende kalan yanlarıma güvendiğin içindir!...



Kahraman Tazeoğlu

Seni Düşünüyorum

emin 67.bölüm alıntıdır.

Başı da gözleri de kayıyor yere... kaşları hafiften hareketleniyor ve dönüyor eski yerlerine... mahçupça mı ne?... “Böyle işte...“  derken O, rüyasının devamını anlatmadığı hissine kapılıyorum bu sebeple...  “Nasıl özlemişsem” mi diyor Demir?.. Ben her seferinde “Nasıl susamışsam”ı duyuyorum...


funda



Su çocuğunun çöldeki yalnızlığında suya özlemini duyuyorum sözlerinde... gözlerinde... Gözleri kurak kalmış sevdiği olmadan, ıslansın biraz daha Asi’nin gözlerinde... uzansın elleri saçlarına, çorak kalmış nicedir elleride... ya bedeni, onun susamışlığına ne demeli...  unutmuş neredeyse suyun kaçıncı hali olduğunu senelerden beri... bu su toprağına akmayı, onu sarıp sarmalamayı çok özledi.




ben seni düşünüyorum seni
hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
kalbim diyorum kalbim
daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi
aşkı anılar besliyor düşler kadar
bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
sevgi eskidikçe sevgi..


cemal süreya


Eğer

e.min 67.bölüm alıntıdır


Azgın fırtına durulmuş... beklediğimiz kuytulara gelip sokulmuş... kuşlarsa çığlık çığlığa.  Parmaklar temas yorgunu, artık boyunları bulmuş...  Minik esintilerde hala ürpertiyor fırtınası Demir’in...  hatırlatıyor kendini... “gitme” diyor... “biraz daha kal”, fırtına tutkunu sevdiğine. Neden bahane arıyor ki... o da gitmek istemiyor. Göndermiyor Demir... bırakmıyor Asi’yi... titremeleri hala sürüp gidiyorken içlerinde bir yerlerde, uzatmak istiyor birlikteliklerini...


funda



o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de,
kalp,göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer…
düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman
meydan savaşlarında korkular aşkı ağır yaralamasaydı eğer…
rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer…
uykusuzluklar yıkıp geçmezdi kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer…
gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden de onlar payını almasaydı eğer…
ıssızlığa teslim olmazdı sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer…

sen gittikten sonra yalnız kalacağım
yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse?

evet sevgili,
kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer…



can yücel

Yeter

e.min 66.bölüm alıntıdır.

Her kurala istisna bu aşıklar, alelade temaslarda,  alelade bakışlarda bile olağandışılar... Asi aşmak için bu yakınlığın, bu bakışların üzerindeki etkisini, boş boş kunuşmaya verirken kendisini, Demir suskunluğuna sığınıyor ama gözleri terkedemiyor bir türlü sevdiğini.


funda



Yeter bunca öptüğün
Bunca sarıldığın yeter
Bir öpüyorsun ağzın şaraplaşıyor
Eriyip kendimi yitiriyorum


Tagora

Seni Düşündüğüm Zaman

Sanıyordum ki gözden akar, onları tanıyana kadar... meğer özden akarmış yaşlar... sanıyordum ki dudaklar öpüşür, yanılmışım, ruhlar öpüşürmüş önce, sonra bulurmuş birbirini dudaklar... sanıyordum ki  yürektir mekan, meğer gözde yuvalanır, tene yayılırmış aşklar.... sanırdım ki dokunmak tenle olur, asıl sevişirmiş parmaklarda aşıklar.

“Seni özlemediğim bir tek gün bile olmadı...”  kavuşuyor dudaklar...
funda
Seni düşündüğüm zaman
İçimde bir çocuk bahçesinin kapıları açılıyor
Dünyanın bütün çocukları doluyor içeri
Seni düşündüğüm zaman
İlkbahar gibi bir şey oluyor
Anlatılmaz bir sevinç kaplıyor her şeyi
Elimdeki kalem
Parmaklarımda şakıyan
Bir kuşa dönüşüyor
Masam bir güneş denizinde yüzüyor
Seni düşündüğüm zaman
Yalnızlık çeken sözcükler
Kol kala giriyor birden
Seni düşündüğüm zaman
Bir bulut oluyorum
Uçmaktan başka bir şey bilmeyen...



Ataol BEHRAMOĞLU

İlk Öpücük

66.Bölüm

Hep söylenir, 'ilk öpücük gibisi yok' diye. doğru! ama her öpücükte ilk öpücük gibi hissetmek var. Bu da doğru...

Müşfik Kenter



Bırakıp Gittin

e.min 66.bölüm alıntıdır.

-Uzak dur benden... Beni özlemediğin için senden nefret ediyorum... Geri dönmediğin için nefret ediyorum... Beni yalnız bıraktın... bunları mı duymak istiyorsun.

Uykularımda bile sana geliyordum ben...


funda

66.Bölüm

bırakıp gittin beni bütün kapılarda
bütün çöllerde tek başıma kodun
şafakta arayıp öğle vakti yitirdiğim
vardığım hiç bir yerde değildin
sensiz bir odanın sahrasını nasıl anlatsam
hiçbir şeyin seni andırmadığı bir pazar kalabalığını
denizde dalgakırandan da boşluğunu bir günün
seslenip de senden cevap alamadığım sessizliği

bırakıp gittin beni kalarak olduğun yerde hareketsiz
her yerde bırakıp gittin beni gözlerinle
düşlerin yüreğiyle bırakıp gittin beni
yarım kalmış bir cümle gibi bırakıp gittin
düşen hep ben oldum en küçük kımıldanışında senden

başını çevirdiğin için ağladığımı görmedin hiç
bana bakıp görmediğin için
ben yokken içini çektiğin için

ayağına düşen gölgene acıdın mı hiç sen



 ARAGON

Seni Her Özlediğimde

e.min 66.bölüm alıntıdır.

Sanıyordum ki gözden akar, onları tanıyana kadar... meğer özden akarmış yaşlar... sanıyordum ki dudaklar öpüşür, yanılmışım, ruhlar öpüşürmüş önce, sonra bulurmuş birbirini dudaklar... sanıyordum ki  yürektir mekan, meğer gözde yuvalanır, tene yayılırmış aşklar.... sanırdım ki dokunmak tenle olur, asıl sevişirmiş parmaklarda aşıklar.

“Seni özlemediğim bir tek gün bile olmadı...”  kavuşuyor dudaklar...

İyi ki acı yok, iyi ki ölüm yok, sadece aşk var bu  kavuşmada.  Can verdiği dudakların kıyısında can buluyor Demir, seneler sonra. Hayal etmiştim Asi’yi Demir’e savuracak rüzgarı bölümler boyunca... kimi zaman hoyratlık, kimi  zaman soytarılık yükledim ona...  denizlerde, bayırlarda aradım ve sandım ki  bulutların avurtlarından gelecek, savuracak Asi’yi onun kollarına... Ama boşunaymış beklentim... bir Demir fırtınasıymış  meğer esecek onun yanaklarından  Asi’nin dudaklarına... o dapdar sokakta, uçuşturup saçlarını geriye, meğer Demir savrulacakmış Asi’ye...


funda alıntıdır

66.Bölüm



Seni her özlediğimde sevgilim,
Gökyüzüne bakıyorum;
Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Denizlere bakıyorum.
Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Kuşlara bakıyorum.
O kanatlardaki özgürlüğünü görüyorum çünkü.
Ve aşkım, seni her özlediğimde,
Adında isyan ediyorum.
Seni özlemek istemiyorum ben,
Ben seni yaşamak istiyorum,
Seni her özlediğimde sana bakmak istiyorum
Ve seni sende görmek sadece



Behçet Necatigil

Seviyorum Seni

e.min 66.bölüm alıntıdır.


Demir’in boynunda sevdiğinin yaşları, sıkı sıkı kucaklaşmaları getirebiliyor ancak,  geceden sonra günün ilk ışıklarını...
-Bütün kızgınlığıma rağmen seni sevmekten bir an bile vazgeçmedim.
-Ben de



funda
66.Bölüm


Seviyorum seni
Ekmeği tuza banıp
Banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
Ağzımı dayayıp musluğa
Su içer gibi
Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken
Büyürken görürüm gülüm
Her sabah yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz alır beni

Seni düşündükçe
Gül dikiyorum ellerinin
Değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum
Dağları gülüm her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz alır beni

Nazım Hikmet

18 Şubat 2011 Cuma

İstersen Al Götür Beni

e.min 65.bölüm alıntıdır.

Buluşan elleri mi, gözleri mi. Demir’in istediği o bitmesin dilenen melodi mi sadece?


 İstersen Al Götür BeniÖlümsüz gülüşünle başlıyorum
Her güzelliğe her sevince
Bir yağmur ince ince
Sürerken beni başka zamanlara

Zamanla yorgun hanlara
Dönüyor işte gördün her şeyim
Kuru topraklar gibi dağılıyor belleğim
Sınırsız bir boşluğu süre süre
Yorgunum çok uzaklardan geldim
Kaygılar sıkıntılar yaşadım uzun uzun
Korkuyu yakından tanıdım
Ölümsüz düşmanı oldum korkunun

Şimdi bakışınla bağlanıyorum
Kocaman bir dünyaya umutla
Bir akşam aşılmaz kaygılar
Çağırırken beni sonsuzluğuma

Sıcaklığın beni alıştırıyor
Soğuk ve yağmurlu akşamlara
Üşümüş bir kedi gibi sığınıyorum
Ellerine ayaklarına saçlarına


Afşar Timuçin

Böyle Başlar Sevişmek

e.min 65.bölüm alıntıdır.

Salınımlarında  tutunuyor ilk dansları, sonrakiler...birbiriyle savaşları, sevişleri... gizli yerleri, buluşları... anılar...onları barıştıran anılar... güzel anlar...



BÖYLE BAŞLAR SEVİŞMEK


İlk önce :
Benli gözlerini öptüm
Sonra gözlerimin değdiği heryeri
Böyle başlamaz mı
Sevişmek

Bir sevda için ölüp ölüp dirilmek
Yanlızlığına inanıp
Bir anıyı hatırlayıp
Bir bukle öpücük kondurmak
Yanağına

Deli gibi ölürcesine
Hatıralarla Ufuklara dalmak gibi
Bir kez sevip
Bin defa ölmek gibi yaşam

Söylesene çiçeğim

Böyle başlamaz mı
Sevişmek

Metin ALTIOK

Utandırdı Yıldızları

funda


“Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi,
 Yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan:
 Biz dönünceye dek siz parıldayın diye.
 Gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde;
 Utandırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı.
 Gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı.”

William SHAKESPEARE

Acı Çekmek



Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimiz de
O yuvasız çalıkuşu
Bense kafeste kanarya

O dolaşmış daldan dala
Savurmuş yüreğini
Ben bölmüşüm yüreğimi
Başkaldıran dizelere

Aramakmış oysa sevmek
Özlemekmiş oysa sevmek
Bulup bulup yitirmekmiş
Düşsel bir oyuncağı

Yalanmış hepsi yalan
Yalanmış hepsi yalan
Sevmek diye bir şey varmış
Sevmek diye bir şey yokmuş

Acı çektim günlerce
Acı çektim susarak
Şu kısacık konuklukta
Deprem kargaşasında

Yaşadım birkaç bin yıl
Acılara tutunarak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimiz de

Acılardan arta kalan
İşte bu bakışlarmış
Buğu diye gözlerimde
Gün batımı bulutlarmış


Ahmet Kaya

Gözleri Siyah Kadın

e.min 65.bölüm alıntıdır.

Buluşan elleri mi, gözleri mi. Demir’in istediği o bitmesin dilenen melodi mi sadece?

funda



Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki
Çok sevdiğim başına yemin ediyorum ben
Koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken

Bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim
Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim
Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki.

Nazım Hikmet

''Aşk Olsun

e.min 65.bölüm alıntıdır.

Asya ve Aslan’ın uzaklaşmasıyla döndürüyor iyice kendini Asi’ye, bedenini, gözlerini... dikkatini... “Bence en azından hatırlatman gerekecek... en son dansımı seninle yapmıştım”... nedense  bu sözler bana  sorulmamış bir soruyu cevaplıyormuş gibi geliyor Demir’den... Asi’nin gözlerindeki o dillendirilememiş soruyu... ‘benden sonra kimler oldu hayatında, Demir” in cevabını veriyor , sorulmadan... 


 


Tenine dokunabilmek mi ?
haşa ! gözüm göz menziline girsin yeter.
hadi düş düşlerime, tutmayana ''aşk'' olsun!


Sunay AKIN

Ayrılık

e.min 65.bölüm alıntıdır.

Demir Asya’yı görmek için fazla ısrarcı olduğunun farkında, teşekkür ediyor Asi’ye...  “çok özlemişim” derken Demir, Asi’yi de katıyor bu konuşmanın satır aralarına, Asi’de bunun farkında. Cevap veriyor Demir’e “O da seni sayıklayıp durdu”... bu dopdolu mesajında Demir farkında. Özlemler, sayıklamalar gidip geliyor bakışları arasında... ve bunların hiç bir ilgisi yok Asya’yla...


funda


Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
akşamları her işi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek



Can Yücel

Seni Bağırabilsem

e.min 65.bölüm alıntıdır.

Düşünüyorum... ne yapsın bu adam orada?.. Canlarını izlerken peşleri sıra biliyor ki sevdiklerine vereceği acı hastalığından daha büyük yer kaplıyor yüreğinde... onları üzmeden... hem de çok üzmeden bu işi halletmenin bir yolu yok... Oyununa gelmiş hayatın, nasıl düze çıkacağını  bilemiyor Demir’de. Gözlerim Demir’in   dizlerine varan ‘güneş’ çiçekleri arasındaki görüntüsünde, beline dayanmış ellerinde, onda gördüğüm çaresizlikte...  aşkları bana yetmiyor şu an... ihtiyacım daha fazlasına... ümide.  Orada olmak istiyorum Demir için... üzmekten korkmayacağı bir dosta dayasın istiyorum her acısını... e.min olsun istiyorum o ‘güneş’ çiçekleri ve görünürde soytarı o rüzgarın yardımıyla fısıldasınlar Demir’e  “Hey sen!.. iki yol var önünde... vazgeçmek yada direnmek Demirce... belirsizliğin kaybolup umudu yakalayabileceğin anın özlemiyle dayanmalısın, ayakta kalmalısın, mücadele etmelisin kendinle”... Bu felsefeye kaç kere sığındı... inandı... güvendi, e.min. “Demir, yaşam sana bir dostun yüreğinden fısıldıyor... duymuyor musun?.. Sığın... inan... güven e.min’nin sözlerine...”

funda




   Seni bağırabilsem seni,
   Dipsiz kuyulara,
   Akan yıldıza,
   Bir kibrit çöpüne varana,
   Okyanusun en ıssız dalgasına
   Düşmüş bir kibrit çöpüne.

   Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
   Yitirmiş öpücükleri,
   Payı yok, apansız inen akşamlardan,
   Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
   Seni anlatabilsem seni...
   Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
   Üşüyorum, kapama gözlerini...
 

Ahmet Arif

17 Şubat 2011 Perşembe

Sen Gidersen

e.min 65.bölüm alıntıdır.

İstanbul’a uçmak üzere olan Demir ve İnci ile karşılaşıyor Asi... konuşuyorlar ayak üstü... ama uzun bir izzahat vermeye zaman yok Demir’in. İnci terminalden çıkıp ‘son çağır’ için uyarıyor onları.


funda


Sen Gidersen....
Sen gidersen sesin gider
Kokun gider yüzün gider
Ay dolanır pusularda
Tenim titrer gecem biter

Sen gidersen yüzün gider
Martı küser baykuş öter
Senden kalan son hatıra
İki damla yaşın gider

Sen gidersen boyun gider
Posun gider sözün gider
Bir şey kopar yüreğimden
Çatılmadık kaşın gider

Sen gidersen kim kıskanır
Kim dolanır pencereme
kimler gelir kimler geçer
Çift kapılı şu hücrede

Sen gidersen sohbet gider
Tadım gider tuzum gider
Dinlediğim her şarkıda
Tel kırılır sazdan düşer

Sen gidersen başkent gider
içim üşür ayaz düşer
İzmir de konak meydanı
İstanbul da taksim düşer

Sen gidersen canım gider
Adın geçer içim titrer
Şu dağlanmış yüreğime
Sevda denen akkor düşer

Sen gidersen herşey gider
Sesin gider,sesim düşer
Sen gidersen ey sevgili
Ben biterim,şiir biter...


Ümit Yaşar Oğuzcan

Ey Gece

e.min 65.bölüm alıntıdır.

Demir onu duymuyor bile, aklı biraz sonra yapacağı özveride, zorlu vazgeçişte.

funda'dan alıntıdır.

Ey gece, acılarımın önündeki dilsiz kapı,
Gör artık bu karanlık yara izinin kanadığını
Ve kabından taşmak üzere olduğunu çektiklerimin!
Ey gece, ben hazırım artık!
Ey gece, unutmuşluğun bahçesi, darmaduman,
Yoksulluğumun dünyaya kapalı ihtişamında,
Salkımlarla, dikenli çelenkler de solmakta,
Gel, ey en yüce zaman!



Georg Trakl




 

En Zor Şey

e.min 65.bölüm alıntıdır.

Asi’yi seyredişinde oyalanıyorum bir müddet... Demir’i tanıyorum... ne düşünür biliyorum...  yine saklanmak zorunda olmanın verdiği ağırlık üzerinde... geri çekilişinin onun üzerinde yaratacağı hayal kırıklığının çok iyi bilincinde... ama Demir böyle biri işte... Demir olduğu için söyleyemez, paylaşamaz kolaylıkla  hiç bir şey sevdiğiyle... “hem anlatsa ne değişecek” kendi sözleriyle...  hiç ona göre değil, üzmek, ortak etmek sevdiğini de böyle bir acıya, böyle bir üzüntüye. 




Hayatta en zor şey de;insanın kendi kendini teselli etmek zorunda kalmasıdır...


Shakespeare

Susmak

e.min 65.bölüm alıntıdır.

Ölümün ayak ucunda...  ellerine bırakılmış bu can pazarında,  ‘sen misin?’ dercesine soruyor gözleri... “sen misin ölüm?”... 
Sadece İnci’ye değil, bedenine davetsiz gelen bu konuğa da yüz dönebilseydi keşke Demir... elinde sonuçlar uzaklaşırken arkadaşından, bir ara yüzüne ‘güneş’ vuruyor sıcacık... ‘acı gülüş’ünü aydınlatıyor bizim için...  ama ondan da uzaklaşacak hemen Demir, hayatındaki güneştende uzaklaşacağı gibi... loşluğa, belirsizliğe adımları... tekrar elindeki kağıtlara dönüyor dikkati...  biliyor, kabahat kağıtlarda değil... kaşları çatılıyor...  güneşe tapar ama geceye sığınır Demir... oysa gülüşüne çökmekte olan bu gece onun için kapkaranlık... ne yapması gerektiğini bilmiyor...


funda'dan alıntıdır.

İçiniz kor gibi yanarken susmak,acıların en beteridir...


F.Garcia Lorca

Gözlerin

funda'dan alıntıdır



Gözlerinle gözlerime dokunuyorsun
Bir bilsen o an gözlerim oluyorsun


Yılmaz ODABAŞI

Senin Gözbebeklerin

İLAYDA'dan alıntıdır.
..............................................................................
.......................................................................
...................................................................
....................................................................
senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen
insan insan bakan gözbebeklerin
beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta
beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder

ne gelirse onlardan gelir bana
çalışma gücü yaşama direnci
mutluluk gibi kazanılması zor
mutluluk gibi yitirilmesi kolay
.......................................................

.................................................
Rıfat ILGAZ
..