16 Nisan 2011 Cumartesi

MÜNACAAT

e.min 6.bölüm alıntıdır.

Yağmur toprağa varmaya, toprak yağmurla ıslanmaya, onlar birbirine sokulmaya, muhtaç bu gece. Asi’nin yağmurda vakurla yürüyüşünü görüp durabilir mi Demir... bir mıknatıs gibi çeker bu karışım Demir’i kendine.

Neden burada Asi... ne işi var yağmurda... köprüde... gecesinde. O gün Demir’in onu itekleyip durmasını istediği yerde kendiliğinden... iki suliet karışıyor görüşünde... Annesinin son adımlarının durduğu yerde, Asi’nin gözleri yağmurla hızını almış nehirde. Demir’se gözlerini alamıyor ondan... kurtulmuş, biraz evvel sıkı sıkı sarmalanmışlığından, ıslanıyor Demir’le. Asi’nin duymaya çalıştığı fısıltılar yok bu gece Köprü’de... ona yaklaşan kararlı adımlar var sadece... Bu adamı  kendine getirebilecek kuvvette miydi, sadece isteklerinin gücüyle sizce... Evet, evet... tanrı duyar ruhda esen fırtınaları... gerçekte olanları.. Herşeyden fazla,  Asi’nin Demir’e... Demir’in Asi’ye ihtiyacı... Sebepsiz değil yağmurun bardaktan boşanırcasına toprağa koşması.

Demir tükendi artık onu böyle görmekten... tükendi yağmurla ıslanmışlığında hayal etmekten... geçmişe rağmen onu bir düşman gibi görememekten. Kaybetmekten ama aynı zamanda da  alışmaktan delice korkar hale geldiği, bu kızla nasıl baş edeceğini bilememekten... Her yeni gün, ondan uzaklaşması için onlarca sebep üretirken... ondan vazgeçemeyişinden... Onunla ilgili hissettiklerinin herşeye baskın gelmesinden... bu mantıksızlıktan... bu elden birşey gelmeyişden. Asi ile yaşadığı gel-gitlerden... herşeyden...

Asi’nin Demir’e gelişi... suya kavuşurcasına... sırılsıklamlıklarında kaybolurcasına... Tenleri üşümüşlüklerinin farkında değil onlar böyleyken ama  titremeleri karışırcasına. Kucaklaşmaları, çekingen çekingen olmasına ama birbirlerini aranan çenelerine boyunlarını sunarcasına... yuvasına kavurşurmuşçasına... senelerdir oralardaymışçasına. 

Tehlike geçmiş ama Demir Asi’yi bırakmaz istemez gibi... Asi Demir’de işte, gerçek gibi. Yanağında hissetiği Asi’nin ıslak saçları... burnuna dolan Demir’le ıslanmış toprak kokusu, Asi’den gibi. Tek bir şey var akıllarında artık... geçmiş unutulmuş... Asi Demir’in olmuş gibi.  Asi bilmiyor “Ne istiyorsun... peki... gözleri öperken bir gözlerini bir dudaklarını, Demir’den bir  itiraf geliyor... dua gibi.

-Seni kaybetmek istemiyorum...


usayken




Onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
Bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık

İsmet Özel
·  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder