21 Temmuz 2011 Perşembe

KADINLARIMIZ

TUBASİ'den alıntıdır.
Asi ve Demir sanki bize bütüm mevsimleri yaşattılar..Bu sahne bana sonbaharı çağrıştırıyor..Sonbahar hem hüznü hem de mutluluğu çağrıştırır bana..İlk karşılaşmalarından itibaren sanki o ana kadar sırf birbirlerine bakmak için yaşamışlar gibi  ,sarılırken dahi hasretliymiş hissiyatı uyandıran bu iki güzel insan bir anda bir keskin bir bıçak darbesiyle yollarını ayırıvermişlerdi.Acı sözler işitilmiş,kırgınlar yaşatılmış,kalpler bir anda paramparça edilivermişti.Demir sürgüne,Asi inzivada beklemede.O kadar yıl içerisinde büyüyen güzel bir çocuk dışında güneş elini eteğini çekmiş doğmamıştı yüreklere.Yaşamak nefes almak değildi elbette.Demir döndüğünde şehre gözlerinde o yaşamadan gömülmüş bir adamı anlatıyordu.Asi ise sadece kızının elini tutarken,ona bakarken yaşıyor oluyordu,şanslıydı..Ama o inatçı kız yerine derinlerde bir yerlerde güçlü olmaya çalışıyor toprağa köklerini salmak için çırpınıyordu.Demir onu bile yapmıyor ,çoktan salmış bırakmıştı kendini zamana..

''Bütün kızgınlığıma rağmen seni sevmekten bir an vazgeçmedim''
''Hep seni düşünüyordum.Her an ,her yerde''


KADINLARIMIZ

Bu geç vakit
bu sonbahar gecesinde
kelimelerinle doluyum;
zaman gibi, madde gibi ebedî,
göz gibi çıplak,
el gibi ağır
ve yıldızlar gibi pırıl pırıl
kelimeler.
Kelimelerin geldiler bana,
yüreğinden, kafandan, etindendiler.
Kelimelerin getirdiler seni,
onlar : ana,
onlar : kadın
ve yoldaş olan...
Mahzundular, acıydılar, sevinçli, umutlu, kahramandılar,
kelimelerin insandılar...

NAZIM HİKMET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder