e.min 2.bölüm alıntıdır.
Çitler dünyayı dışarıda değil, onu içeride tutuyor asıl. O çitleri kendi için çekiyor Demir. Ama geç kalmış o çitleri çekmekte... o engelleri koymakta... Gözle görünen sakinliğine rağmen... ruhunun... kalbinin... çalkantılı denizlerinde... diplerde bir yerlerde sıkı sıkı kapalı tuttuğu yüreğine... istiridyenin içine sızar gibi sızmış bir kum tanesi. Bu kum tanesini... bu düşmanı... bu istenmeyeni... yok etmek... parçalamak için amansız bir mücadele verecek. Yok etmeye dönük her çabasında, onu biraz daha sarmaladığını, sahiplendiğini, derinlerine gömdüğünü, yaşama sebebi haline getirdiğini farketmeden... onu, elini kolunu bağlayarak etkisizleştirmeye çalışırken aslında kendini ona bağladığını anlayamadan... onu dünyanını en nadide hazinesine dönüştürdüğünü bilmeden... büyütecek yüreğinde. Öylece bırakabilir mi istiridye o inatçı kum tanesini içinde... bırakamaz... iyi ki de yapamaz... Bu mücadele olmasa, ne istiridye incisini... ne Demir Asi’sini bu denli sarmalayamaz. İncisi olmayan bir istiridyenin, Asi’siz bir Demir’in anlamı olmaz... olamaz.
funda
fransız öpücüğü şarkılar titretiyor dinginliği
sana uzak değilim, alargadayım nicedir
kimseler görmesin diye istiridyenin içinde saklanıyorum
bul ve öp içimdeki inciyi
deniz öyle inatçı ki, bırakmıyor bendeki senli yüzleşmeleri
Yılmaz Odabaşı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder