e.min 65.bölüm alıntıdır.
Düşünüyorum... ne yapsın bu adam orada?.. Canlarını izlerken peşleri sıra biliyor ki sevdiklerine vereceği acı hastalığından daha büyük yer kaplıyor yüreğinde... onları üzmeden... hem de çok üzmeden bu işi halletmenin bir yolu yok... Oyununa gelmiş hayatın, nasıl düze çıkacağını bilemiyor Demir’de. Gözlerim Demir’in dizlerine varan ‘güneş’ çiçekleri arasındaki görüntüsünde, beline dayanmış ellerinde, onda gördüğüm çaresizlikte... aşkları bana yetmiyor şu an... ihtiyacım daha fazlasına... ümide. Orada olmak istiyorum Demir için... üzmekten korkmayacağı bir dosta dayasın istiyorum her acısını... e.min olsun istiyorum o ‘güneş’ çiçekleri ve görünürde soytarı o rüzgarın yardımıyla fısıldasınlar Demir’e “Hey sen!.. iki yol var önünde... vazgeçmek yada direnmek Demirce... belirsizliğin kaybolup umudu yakalayabileceğin anın özlemiyle dayanmalısın, ayakta kalmalısın, mücadele etmelisin kendinle”... Bu felsefeye kaç kere sığındı... inandı... güvendi, e.min. “Demir, yaşam sana bir dostun yüreğinden fısıldıyor... duymuyor musun?.. Sığın... inan... güven e.min’nin sözlerine...”
funda
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
Ahmet Arif
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder