e.min 10.bölüm alıntıdır.
Demir ne oldu?.. Söylemeyecek misin?” Demir bu soruyu bile ‘nasıl sorarsın bana’ dercesine bakıyor. İçinden konuşmak iyi geliyor Demir’e... yeni yeni konuşmaya başladı bu konuda kendiyle. O kadar güçlü ki yaşadıkları... o kadar şiddetli ki duyguları... açığa çıkmaya korkuyor. Demir’e saklanıyor. Sessizliğine saklanıyor. Boy verebildiği tek yer gözleri, bir tek orada özgür kalıyor. Asi için tam bir bilmece... ağzını açıp tek söz etmeyen bu adama ne yapsın... o da mı Demir’i belinden tutup yakalasın... kendine zorlasın... daha ne kadar mücadele verecek bu bilinmeyenle. O da çekiyor kendini, dönüyor geriye... Saçları ise hayali gerçeğe döndüren bir gelenek başlatıyor o gece. Sahibine rağmen buluyor Demir’in yüzünü... dudaklarını... laf dinlemiyor, suskunlukları takmıyor, kazan kaldırıyor Asi-Demir’e. Buldukları her fırsatta böylece uzanacaklar... uzanmakla kalmayacaklar, tutunacaklar Demir’e. Kırbaçtan daha çok acıtıyor hayallerini kurduğu bu saçlar... Yüzünde gezinmemiş miydi, sere serpe heryerine serilmemiş miydi... yetmiyor şimdi ona verdiği bu belirsiz temaslar. Gömmek istiyor Demir’i bu saçlara Demir... uzanmak istiyor onlara doya doya, parmakları gezinsin tellerinin aralarında, dalgaları oynaşsın avuçlarında... kızgınlıkla değil, istekle, bir daha, bir daha savrulsunlar ona... koşulsuzca yaşasın onların ruhunda... Böylesi çelişkiler içinde olduğu bir anda bile hayaller kuruyor onunla ilgili... bu geçici bir heves olabilir mi? Sakinleşmeli... durup düşünmeli.
usayken
SEVGİLİM
sevgilim
kralı karanlık olan
bir ülkedir senin saçların
alnın çiçeklerin bir havalanışı
başın dipdiri bir ormandır senin
uyuyan kuşlarla dolu
oğul oğul ak arıdır memelerin
dalı üstünde gövdenin
gövden nisandır benim için
koltukaltlarında ilkbaharın gelişi
kralların arabasına koşulmuş
ak atlardır kalçaların
ve has bir ozanın mızrap vuruşlarıdır
aralarında her zaman tatlı bir ezgi
sevgilim
başın kutusudur
aklın olan o serin mücevherin
başındaki saç yenilgi bilmeyen
bir yiğittir
omuzlarındaki saçlar
zafer davullarıyla yürüyen bir ordu
düşlerin ağaçlarıdır bacakların
meyvesi unutkanlığın özü
kızıllar giyinmiş satraplardır dudakların
öpüşü kralları birleştiren
bileklerin
kutsaldır
kanının anahtarlarının bekçileri
gümüş vazolardaki çiçeklerdir ayak
bileklerinin üstü
güzelliğinde flütlerin ikilemi
gözlerin aldatışı çanların
günlük kokuları arasından sezilen
Edward Estlin Cummings
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder