14 Şubat 2011 Pazartesi

İnanmam

e.min 40.bölüm yorumlarından alıntıdır

Sen... ruhuma böyle dokunabilen... söyle bana, gerçek misin,?  Olabilir misin... nasıl yettin? Dursak  böyle durana dek dünya... gözlerin gözlerimde, ruhun ruhumda... belki nasılını anlayabilirim!..  Ama artık durmayalım... konuş sen de suskun adamım... konuş... aşk aşkına “Evet”lerimizi ard arda duyuralım...

...aşkım... sevgilim... nişanlım... karım... hayallerini göğsümde uyuttuğum kadınım. Canım.. Biliyorsun değil mi, tek bir kelimelik nefesim olsa, seni benim yapan  “Evet”e saklarım... Durmayalım artık... durmayalım. Bu yaşamda karı-koca olmak mı karşılığı birbirimizin olmanın... olalım... imzalarımızı atalım.

Mağrur sevgilisinin alnına verdiği öpücükle sahipleniyor aşklarını suskun adam. O ten... o saçlar... kafesi içinde onun için çırpınan bu can... ‘benimsin’ diye çarptırıyor hızlı hızlı Demir’i de. Bir öpücük belki sadece, ne var ki o öpüşün sonrası... helali Asi Demir’e. Koruyacak, kollayacak... onun için endişe duymadığı tek bir an olmayacak.... bundan böyle Asi Demir’den sorulacak. Erkekçe bu sahiplenişi, Asi’nin onu kadınca sahiplenişinden hep daha farklı yaşayacak. Uzanıyor karısının eline... adım adım bitirecekler bu günü... birlikte... her anı hissede hissede  Çekiyor onu toprak piste...sarılmak istiyor sevdiğine. Dindirsin biraz arzularını ikisinin de... inandırsın ki artık sona geldiler birlikte. Elleri ellerini bulsun... elleri bedelerini. Mesafeleri dantelle saten olsun... o aşılabilir uzaklığı bel çukurunda okşayıp dursun. Asi’nin omuzundaki tutunuşu kayarken ara ara sırtına... koluna... ona dokunsun.  Aralarında bir tek sevdiğinin saçları olsun ... dalgaları bağrına çarpıp durulsun. Dindiriyor mu... canlandırıyor mu... gözlerinde kaybolduğu bir an yine bu onun. Önce Demir ikna olsun... “Asiye Doğan... artık benim karımsın”... bu gerçeği suskun adam söylesin... karısı duysun... Fakat Asi’de mücadeleden yorgun... “Biz sahiden evlendik mi?” ... soruyor sevdiğine... soruyor aşkına... soruyor Demir Doğan’a.  Karısı da inanmazlıklarda hala... ve onu böyle kayıp görmek yaşadıklarında... ayaklarını yerden kesiyor bir kez daha. Yüzündeki gülüş bu havalanışın rüzgarıyla... İmzaları attılar diye hatırlıyor... hımmmm, düpedüz yalan söylüyor... aslında pek bir şey hatırlamıyor... “Sana kavuşmak için o kadar sabrettim ki... inanması zor!” Ona eğilen başı Asi’yi dudaklarının ucuna kadar getiriyor... bir uzanışta bir öpücük daha verilmek için can atıyor... Oysa meşgul eli... o olmadan kendine çeviremiyor mahçup sevdiğini... düşünce gücü... tutku... o dudakları kendine çekmeye yetmiyor gibi... bekleyecek bu öpücük verilmek için geceyi. “Dur...” diyor Asi... “...herkes bize bakıyor!” hafifçe çekerek kendini geri.


Düşünürken kendimden başkasına inanmam.İnanırsam ben senden başkasına inanmam.İnanınca düşünür, yönelir sana doğru;Seninle ikimizden başkasına inanmam..


Özdemir Asaf



Biz başka severdik... O sebepten " başka " sevemedik.


Nazım Hikmet

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder